Toplam Sayfa Görüntüleme Sayısı

29 Eylül 2013 Pazar

Cumhuriyet Gazetesi Beral Madra



'Direniş’in gölgesinde…'

Cumhuriyet Gazetesi

Beral Madra
17.09.2013




Gezi Parkı eylemleriyle oluşan koşullar 13. İstanbul Bienali’nin beklenen görkemini etkiledi


* Bu koşullarda günümüze özgü sanatın sağladığı parlak saygınlık halesinden yararlanamayacaklarını anlayan olası sponsorların çekilmesi, ana sponsorun da hem hükümetin gadrine uğraması hem de Kutluğ Ataman özelinde bir polemiğin içine çekilmesi, bienalin istenen ve beklenen görkemini iyice gölgeledi ve söz konusu küçülme, kamusal alandan çekilme, daha fazla olumsuz tepki çekmemek için mütevazılaşma gerçekleşti.


Bugüne değin çok sayıda “bienal yazısı” yazdım; ancak 13. İstanbul Bienali’nin üstüne yazı yazmakta zorlandığımı söyleyebilirim. Bu zorlanma bienalin içeriği, estetiği ve yapıtlar açısından değil, bienali, bienal dışında Türkiye’de içinden geçmekte olduğumuz döneme ilişkin birçok sorunla bağlantılı olarak değerlendirmek gibi bir duruma saplanmış olduğum için. 
Bu yazıda bienaldeki sergiler ve yapıtlardan çok, sorunlu yapısal konulara değinmeyi seçiyorum; kimsenin benden övgü yazısı beklemediğini bilme rahatlığıyla!
Erdemci’nin, kuşkusuz gerekli bilgileri toplayarak ve çevresine danışarak ortaya koyduğu kamusal alan irdelemesi ve savunması içeren kavramsal çerçeve yaklaşık 2005’ten bugüne giderek ivme kazanarak sürmekte olan kentsel dönüşüm ve soylulaştırma işleminin dayanılmaz ağırlığının ve travmasının yaşandığı bir döneme denk geldi. Bu kuşkusuz “zamanın ruhu”nu işaret ettiği için yerinde bir kavramsal çerçeveydi. 
Bu denli büyük bir sorumluluk taşıdığı için, Erdemci, bu konudaki kendinden önceki söylem, üretim ve pratiği kapsamlı değerlendirmiş olmalı. Herhalde bu alana emek vermiş yerel bireyler ve gruplarla çalışmayı denemiştir ve bu ağır ve yüklü konuyu sorunu bizzat yaşayanlarla ve sorgulayan uzmanlarla çalışıp, paylaşıp sunmuştur. 
Bienal ekibinde bolca yabancı adları gördük; ancak bu kişilerin Türkiye’de olan bitene ne kadar vâkıf olduklarını bilemiyoruz. Sonuçta her şeye karşın oluşan çatışkı ve gerginliğin üstesinden gelebilmek için sırtını dayayacak sağlam bir insan grubu gerekiyordu. 
8-10 ay içinde gerçekleştirilen ve en sonunda beş yıldızlı otel salonuna girmek zorunda kalan konferanslar veya çalıştayların, kavramsal çerçevenin inandırıcılığını sorgulayanlar ve bunu “sorunları normalleştirme” olarak değerlendirenler açısından yeterli olmadığını izledik.

Yönetilmesi zor süreç

Daha kavramsal çerçeve ile bienalin finansmanını üstlenen sponsorun faaliyetleri arasındaki ikilemli durum çözülmeden, önce kentsel dönüşüm ve soylulaştırmaya karşı, daha sonra hükümet-polis-medya şiddetine karşı Taksim Gezi Parkı “devrim”i patladı ve bienalin kavramsal çerçevesi bir kez daha kritik bir değerlendirme aşamasına girdi. Bu sürecin de yönetilmesi zordu ve bir uzlaşmadan çok yabancılaşmaya doğru evrildi. 
Gezi kitlesi, ölüm tehlikesinin kol gezdiği kamusal alanda etkinliğin içinde barındırdığı ve yaygınlaşıp güçlenmesine neden olduğu yaratıcı görsel malzemeyle, son 30 yıldır yerli-yabancı sanatçıların kurumsal sergi salonlarında gerçekleştirdiği siyasal-toplumsal-ekonomik-kültürel ilişkili sanat yapıtları ve performansları aratmayacak bir üretim ve etkinlik gerçekleştirdi. Bu etkinliklerle bienal etkinliğinin kesiştiği düzlemi bulmak da kolay bir iş değildi kuşkusuz.

Kamusal alandan çekilme

Bu koşullarda günümüze özgü sanatın sağladığı parlak saygınlık halesinden yararlanamayacaklarını anlayan olası sponsorların çekilmesi, ana sponsorun da hem hükümetin gadrine uğraması hem de Kutluğ Ataman özelinde bir polemiğin içine çekilmesi, bienalin istenen ve beklenen görkemini iyice gölgeledi ve söz konusu küçülme, kamusal alandan çekilme, daha fazla olumsuz tepki çekmemek için mütevazılaşma gerçekleşti. 
Bu bağlamda açıklanan “yetkeci yönetim” dolayısıyla kamusal alanda çalışmanın olanaksızlığı, bana inandırıcı gelmedi. İstanbul’un “yetkeci” olmayan uygun sanat ve kültür merkezleri olan belediyeleri de var, örneğin Şişli, Beşiktaş ve Kadıköy. Bu belediyeler de mi bienal sergilerini kabul etmedi? Etmediyse bu “vahim”! 
Eğer kentin içinde çeşitli kamusal alan ve mekânlarda yapıt sunumları veya sergiler planlandıysa, bunların listesi açıklanmalı ve yönetimin ne gibi gerekçelerle bu yapıt veya sergilerin gerçekleşmesini engellediği belirtilmeliydi. 
Sonuçta, bu ağır bir sansür konusudur ve sanatın geleceğini etkileyecek çok sakıncalı bir durumdur. Bienal yönetimi bundan çekindiyse vay geldi bizlerin başına! Bu açıklama yalnız bienal sürecinin çıkmaza girmesini örtmek için kullanılmış bir son çareyse, yine sanat etkinliklerine zarar veren bir boyut açıyor.

‘İyileştirme’ çabası

Antrepo 3 ve Galata Özel Rum İlköğretim Okulu sergilerini izlediğimde geçmiş süreçteki olumsuzluklara karşın, kuşkusuz aylardır Türkiye’de olan biteni izleyen sanatçıların işlerinin çoğunlukla kavramsal çerçeve ile örtüşmesi, “hazır sanatçı listesi” ile değil, farklı coğrafya ve kültürlerden oluşan bir sanatçı listesi ile karşılaşmamız ve en önemlisi de bienalin grafik sunumlarında“sponsor” önceliğinin olmaması dolayısıyla bir “iyileştirme” çabası belirgindi. 
Türkiye’den davet edilen sanatçılardan dört beşinin artık bienal sanatçısı olmaktan bıktığını düşünmeden edemedim. Onları daha önce birkaç kez sergilenmiş işleriyle de olsa bir kez daha izlemek iyi de proje gönderilmesini istedikten ve yüzlerce olduğu söylenen proje başvurusundan sonra daha “keşfedici” ve genç bir liste olamaz mıydı, diye soruyor insan. 
Uzun süredir bu “proje gönderin” açıklamasının aslında pek de işlevsel olmadığı biliniyor; küratörler bir iki keşif yapsalar da sonuçta bildikleri, tanıdıkları, güvendikleri sanatçıları davet ediyor...
Yerli yabancı gazeteciler yazdıkları tanıtım yazılarında burada söz ettiğimiz konulara hafifçe değiniyorlar - kuşkusuz eleştiri değil, herkesin anlayacağı “tanıtım” yazısı yazdıkları için. Bir şeyler sezmişler ve kulaktan dolma bilgi edinmişler, ancak gazeteciliğin gerektirdiği “gerçeği yansıtma” işlevini de pek yerine getiremiyorlar. 
Selanik Bienali’nden dönüşte devam etmek üzere...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder